Amman'da, 27-31 Temmuz

Ürdün'e 6 yıl aradan sonra tekrar gittim.
Ürdün benim en sevdiğim ülkelerden biri, çünkü neden orada Petra var, Dead Sea var, Aqaba var...Ve tabi onca gezdiğim Arap ülkesinde yapay olmayan ve içinde tarih olan bir ülke olduğu için. Bi de ordaki iş arkadaşlarım beni çok iyi gezdirip ağarladıkları için sanırım :) Keşke fırsatım olsaydı da tekrar gezebilseydim Petra'yı. Ama artık seyahatlerde kalış süremi en aza indirmek için ekstra gün kalıp gezmeye vakit ayıramıyorum malesef.
Bu seferde gittiğim gibi geldim gibi birşey oldu.
Ama neyseki eğitim verdiğim katılımcılardan biri beni Amman'ın hiç görmediğim bir sokağına gezmeye götürdü, Rainbow Street.

Aslında bizim gezdiğimiz saatlerde çok boştu çünkü henüz hava çok sıcaktı ve kimsecikler etrafta yoktu. Ivırzıvırcıların olduğu cadde desen zaten bomboştu :) Ama bir iki çok eğlenceli mağaza gezme fırsatım oldu ve bir kaç özel şeyin tadına bakma o da bence bir gezgin için yeterli :)

Rainbow Caddesin'de yürüken, Ürdün'ün en eski Falafel'cisine rastlamak mümkün. İlk defa Falafel yediğim için bir karşılaştırma yapamıycam ama gayet güzeldi bence. Ekmek arası alıp biraz ilerdeki manzaralı bir yerde oturup yedik.




İşte manzaralı yer, aslında orda da vadiye bakan kafelerde oturmak mümkün.


Gezdiğimiz klasik hediyelik eşya mağzaları arasında en karizmatik olanı buydu- Mlabbas. Ordan posta kartı ve bir de Simpson'ların Ürdün özel kıyafteleri içinde olduğu bir T-shit aldım kocaya. 




Rainbow Caddesinde yokuş aşağı devam ederken bir kemerin altan geçince ıvırzıvırcı stantlarının olduğu sokağa geldik ama dediğim gibi bomboştu. 


Daha sonra bu caddeyi boylu boyunca yürüyüp uzun merdivenlerden inince, karşınıza gene bir Vadi manzarası çıkıyor. Karşı taraf Ürdün'ün içindeki Roma kalıntıları alanı. Orayı önceki gelişlerimde gezmiştim. Şehrin içinde gerçekten güzel bir yerdi. 



Bu manzaraya çıktıktan sonra sola doğru yürüyünce gene çok karizmatik bir mağazaya çıktık.
Gene hediyelik eşyalar ama bu sefer daha bir tasarım ve daha bir özenli ve güzel.



Vee son olarak arabayı park ettiğimiz yerden aldık ve Ürdün'ün en iyi künefecisine geldik. Künefe güzel olmasına güzeldi ama ben tok olduğumdan hakkını veremedim. Künefecide de oturacak yer yoktu bu arada, alıp elinizde yiyorsunuz. Bu arada künefenin üstüne bolca kaju ve antep fıstığı koyuyorlar. Bu da onların sitili işte. 









Yorumlar