Pembe çiçek beyaz çilek

Bir çıkıyorum bir batıyorum.
Önce bir tam batıyorum ki bu dönem zaten bunun için biçilmiş kaftan. Sonra kafamı toplamam, kendime gelmem,  yeni planlar yapmam için yazmam gerekiyor içimdekileri dökmem için ( bunu geçen dinlediğim Nilay Örnek podcast'lerindeki konuklardan birinde daha duydum sanırım ama kim olduğunu hatırlayamıyorum-bu konuya sonra gene değineceğim). İçimi dökmek için eskiden ama çok eskilerden ağlardım da, tamam tama halem bazen ağladıklarım oluyor. Gerçi eskiden de yazardım ben hep günlüklerim olmuştur. Şimdi bu yazma işini daha çok sosyal medya aracılığı ile de yapıyorum.

Ne yazacaktım ben yaa gene dağıldım.

Evet bu dönem garip bir dönem. Mart'tan beri Covid sebebiyle diken üstündeyiz. Çalışma ortamımız değişti, çocuğun okul ortamı değişti, sosyal yaşam değişti, maddi durum değişti... değişti de değişti. Kaç yıl sonunda toparlanabileceğimizin ucu zaten açık.

Bu dönem en çok oğlumuza yaradı bir tek onu net söyleyebilirim. 7 aylık olduğundan beri benimle evde hiç bu kadar zaman geçirmemişti. Baya bir özlem giderdik. Onunla da inişler çıkışlar yaşadık. İyice dip dibe olduk ben çok daraldım falan filan. Daralmak zaten benim son yıllarda ata sporum haline geldi.

Başlarda tabi bir gazla evdeki düzenlenmesi gereken şeyler düzenlendi, hemen suluboyalar ele alındı resimler yapıldı, diyete başlandı, spora giriş yapıldı. Ama 3 ayın sonunda gene başa döndüm; elde telefon zaman öldürmece. Acil bırakmam gereken şeyler var mesela; koltukta uzanmak, her boş anımda elime telefonu almak, Netflix dizi batağı gibi. Çünkü ben böyle zaman öldürünce bir süre sonra neden hiç bir şey üretmiyorum diye kendimi bunalıma sokuyorum, neden kitap okumuyorum, neden spor yapmıyorum, neden resim yapmıyorum diye. Yani bunları yapmayan ben sonra da bunalımına giren gene ben. Sürekli döngüler halinde yaşamaktan sıkılan bi tabi gene ben. Acaba tutku mu eksik ben de, yoksa hem iş kadını hem bir anne hem de evi çekip çeviren olarak zaten bu söylediklerime zaman ayırmak mı bir mucize? Bunu söylemeyi de bazen bahane olarak düşünüyorum gerçi. Üşengeçlik yüzünden arkasına sığındığım bahaneler.

Neyse bu sefer bunu hemen farkedip önümüzdeki uzun yaz günlerini düşünüp hemen bir şeylere tekrar başlayabileceğimi düşünüyorum. Öncelikle o çok sevdiğim uykumdan feragat etmem gerek, evet uyku seni kafamda bitiriyorum ve sabah kimseler uyanmadan sitenin bahçesinde yürüyüşlere çıkmaya başlıyorum. Sosyal medya bağımlılığı telefona süre kısıtlaması koymayla başlayabilirim sanırım. Netflix içinse artık yeni bir diziye başlamayıp, kocamı kendi gerilim dizileri ile yanlız bırakmayı düşünüyorum.

Bu çilek türünün böyle güzel bir pembe çiçeğinin olduğunu bilememeyi de buraya not ediyorum ve güzel başlangıçlara diyorum....





Yorumlar